18.11.2010

27/11/1955 tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesinde dünyaya merhaba diyen Ahmet Arıman, daha sonra Bakırköy ilçesine taşınmıştır. 40 yılı aşkın süre Bakırköy’de yaşayan sanatçı, orta okul yıllarında müziğe olan ilgisiyle çeşitli eğitim dershaneleri derken, 1972 yıllarında orkestra hayatına başlamıştır.
Bir turnede Münir Özkul ile çalışan sanatçı turne sonunda Hababam Sınıfı’nın “Hayta İsmail”i olur, ünlü yönetmen onu bu karaktere uygun görmüştür.
O dönemde Arzu Film’in en fazla beğenilen filmlerinde oynar, (Gülen Gözler, Neşeli Günler, Bizim Aile, Sultan ) bunlardan birkaçıdır .
Ertem eğilmezin vefatı ile sanki bir aile dağılmıştır ve artık bu tarz filmlerde çekilmez olur.
Sanatçımızı, askerden gelmiş sahnesinde, arkadaşlarına verdiği nasihatlerden, Cici Kızlar benzetmesinden ve daha bir çok film karesinden hatırlar, güler ve duygulanırız.
Sahne çalışmalarına devam eden sanatçımız, festivallerde, konserlerde ve çeşitli organizasyonlarda sevenleri ile buluşmaya devam ediyor.
Hababam’ın ilk askeri… Hayta İsmail’in unutulmaz repliği;
Paşa Nuri: Defterleri kitapları kaldırın…çıkarın kağıtları.. yazılı yapıcam.
Hayta İsmail: Hocam..
Paşa Nuri: Nooldu oğlum.
Hayta İsmail: Hocam biz biz öyle bir nesiliz ki hocam.
Paşa Nuri: Ne diyorsun oglum.
Hayta İsmail: biz, biz…çok şanssız bir nesiliz hocam. biz o günleri göremedik…aaah ulan karnıma nooldu be…biriniz devam etsin olum…


Etiketler: ahmet arıman, arzu film, bakırköy, bizim aile, cici kızlar, ertem eğilmez, gülen gözler, hababam sınıfı, hayta ismail, münir özkul, neşeli günler, paşa nuri
Yeşilçam | Yorum Yaz »
18.11.2010

Üç kardeşin en büyüğü olan sanatçı, 1948 yılında Bursa-Setbaşı’nda iki katlı müstakil bir evde doğmuş. Annesinin adı Şükrüye, babasının Talat Özyağcılar. Babasının deri fabrikası varmış. Yaşıtları kara önlükler giyerken, Türkiye’nin ilk özel ilkokulu İhsan Çızakça’da 12 kişilik sınıflarda, şortlu, şapkalı özel kıyafetlerle okumuş.
1950’ler için çok büyük bir şans olduğunu söyleyen sanatçı, o yaşta dans dersleri almış, ingilizce öğrenmiş.
Lise yılları sanatla yakın dostluk kurduğu bir dönem olur. Her ne kadar kafayı artık tiyatroya taksa da dersleri fena değildir Özyağcılar’ın. Lise bittiğinde, her ne kadar tiyatroya kabiliyeti olsa da kendi tabiriyle “bu işi yapabileceğinin emniyetini” içinde bulamayan Özyağcılar, bir akrabasının “Konuşkansın, seni avukat yapalım” sözüyle hukuk fakültesini kazanıp İstanbul’a gelir. Ama çok geçmeden “içinde biriktirdiği şimşek” açığa çıkar. Bir senelik hukuk macerasından sonra tiyatro okumak istediğini fark eder ve gider babasından icazet alır.
Babası “Peki oğlum” der ama ekler: “‘İleride para kazanırsan, derici esnafının piri, Karagöz’le Hacivat’ın yaratıcısı Şeyh Küşteri Hazretleri’nin Bursa Atatürk Caddesi’ndeki mezarını düzenle, restore et.’ Bu sözler artık baba vasiyeti olmuştur sanatçımız için.
Erdal Özyağcılar, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın sınavına girer ve kazanır. Aradığı büyük aşkı, sonradan eşi olacak Güzin Hanım’ı da konservatuar yıllarında tanır. Konservatuar bittiğinde Yıldız Kenter’in gözde öğrencilerinden olan Güzin Hanım, oyunculuk eğitimini pekiştirmek için Londra’ya gider. Yıldız Kenter’in ablasının evinde kalıp özel kurslara devam eder. Aşkın en büyüğünü yaşamayı şiar edinmiş Özyağcılar da Londra’nın yolunu tutar. Garsonluk yapar. Küçük bir oda tutup, bir yandan tiyatro kursuna giderler bir yandan da haftada en az üç, dört oyun seyrederler.
Londra dönüşü evlenen Erdal-Güzin çifti kelimenin her anlamıyla birbirlerine “yoldaş”lık eder. Darbe alarmının acı acı çaldığı 70’lerin sonunda, 20 kişiyle birlikte “komünist’ suçlamasıyla; 80’lerin ortalarına doğru geri alınmak üzere Şehir Tiyatroları’ndan atılırlar. Bu sıkıntılı dönemde şansı sinemadan yana açılır Özyağcılar’ın. Sinemada bir ekol olan Ertem Eğilmez okulu girer hayatına.
Kemal Sunal’lı, Şener Şen’li, Adile Naşit’li; Kibar Feyzo’ların, Şabaniye’lerin, Namuslu’ların, Postacı Lütfü’lerin, Züğürt Ağa’ların başarılı karakter oyuncusu olarak Türk izleyicisinin hafızasında yer eden filmlere ardı ardına imza atma dönemi başlamıştır. Bu filmlerde adeta ruhuna giydiği rollerle en doğru pasları verir, başrol oyuncusuna ise sadece golü atmak kalır!
Yılanların Öcü filminde Haceli’ydi, Züğürt Ağa’da Kekeç Salman. Bizimkiler ile dizi dünyasına bir girdi pir girdi; Şehnaz Tango, Yabancı Damat derken, 1890’ların siyasi fonunda geçen, tamamı Makedonya’da çekilen atv dizisi Elveda Rumeli’de “çilesi diline vurmuş” Sütçü Ramiz karakteriyle ekranı şenlendirdi.
60’ına merdiven dayayan usta oyuncu Erdal Özyağcılar’ın, yaşam enerjisinin altında, çocuk neşesi ve heyecanını muhafaza etmesi yatıyor.


Etiketler: bizimkiler, bursa, elveda rumeli, ertem eğilmez, güzin özyağcılar, haceli, hacivat, İhsan çızakça, istanbul şehir tiyatrosu, karagöz, kekeş salman, kibar feyzo, Londra, makedonya, namuslu, postacı, şehnaz tango, şeyh küşteri hazretleri, sinema, sütçü ramiz, tiyatro, yabancı damat, Yeşilçam, yılanların öcü, yıldız kenter, züğürt ağa
Yeşilçam | Yorum Yaz »