18.11.2010
Henüz iki yaşında iken, babası Hamza Bey’in ölümü üzerine, annesi Nazife Hanım ile birlikte İstanbul’a taşındı.
Okul çağında olmasına rağmen ailesine yardım etmek için okuldan ayrıldı ve çeşitli mesleklerde çalıştı. Bunların arasında hamallık, tezgâhtarlık sayılabilir. O dönem aynı zamanda boksörlük de yapan Taş, 1947 yılında İstanbul ve Türkiye ikinciliğini kazandı. Yine o yıl askere gitti ve üç yıl askerlik görevini yaptı. Askerden dönünce Cankurtaran’da bir iplik fabrikasında çalışmaya başladı. Erol Taş’ın sinemaya tesadüf sonucu girişi de o sıralarda oldu.
Sinemaya tesadüfi girişini şöyle anlatır sanatçı: “Lütfi Akad o bölgede bir film çekiyordu. Biz de işten kaytarıp çekimleri izliyorduk arkadaşlarla. Günlerce süren çekimlerden birinde mahallede oturan birkaç serseri, film ekibine musallat olup onları rahatsız etmeye başladı. Film ekibini korumak için birkaç arkadaşımla birlikte, serserilerle kavgaya giriştik ve Lütfi Bey’in yanında onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad daha sonra haber göndermiş bana, ‘Bir kavga sahnesi var, gelsin oynasın’ diye. Böylece sinema hayatım başladı. Filmdeki rolümü diğer yönetmenler de beğendi ve ardı ardına teklifler gelmeye başladı.”
Sinemaya ilk 1957 yılında Mümtaz Alpaslan’ın çektiği “Acı Günler” filmiyle girdi. Başlangıçta filmlerde figüranlık ve küçük roller ile görüldü fakat kısa zamanda yıldızı parladı. Bir yıl sonra “Dokuz Dağın Efesi” filminde bir çobanı canlandırdı. Bu filmi takip eden yıllarda ise, Dikenli Yollar, Peçeli Efe, Şoför Nebahat, Köyde Bir Kız Sevdim, Dişi Kurt ve Gecelerin Ötesi gibi pek çok filmde değişik karakterleri canlandırdı.
Taş’ın oynadığı filmlerdeki rollerden bazı örnekler vermek gerekirse: Hayat Kavgası’nda dediği dedik bir baba, Devlerin Kavgası’nda kötü kardeş, Seveceksen Yiğit Sev’de çiftlik sahibi, Sırtımdaki Bıçak’da karısı ve sevgilisi tarafından öldürülen bir koca, Son Darbe ve Cevriyem’de bir komiser, Aslanların Dönüşü ve Yedi Dağın Aslanı’nda bir cengâver, İnce Cumali, Tutku, Toprağın Teri ve İsyan’da kötü ağa, Maskeli Beşler ve Maskeli Beşlerin Dönüşü’nde bir Meksikalı, Aslan Bey’de eski bir Rus Generali, Gelin Kız’da oba beyi, Kanıma Kan İsterim’de idamlık katil, Öksüzler’de dilencilerin başı, Belalılar’da çetebaşı, Tatlı Nigar’da zengin bir kasabalı, Çayda Çıra’da zengin bir ağa, Alınyazısı’nda ise eski bir külhan beyi olarak çıktı karşımıza.
Gerek teknik ve konu, gerekse de sinema dili açısından vasat diyebileceğimiz bu ve benzeri filmlerde Taş, dönem dönem çeşitli roller aldı. Ancak sinemada onu adından sıkça söz ettiren filimler Susuz Yaz, Duvarların Ötesi ve Gecelerin Ötesi oldu.
Sinemada kötü adam rolleri ile bilinen sanatçı, bu tiplerin dışına çıktığı filmlerde, aslında her tür karakteri rahatlıkla oynayabileceğini de ispatlamıştır. Zaman zaman da olsa oynadığı iyi tiplerle seyirciyi şaşırtmıştır. Bir başka Akad filmi olan Ana’da, bu kez kötülükten kaçmaktadır. 1967’de çekilen ve Türkan Şoray’la başrolü paylaştığı “Ana” filmi onun az rastlanan iyi adam tiplemeleri için gösterilecek ilginç bir örnektir.
İlk eşi Hafize Taş’tan Metin Tanju ve Güler-Gönül adında ikiz çocukları olan Erol Taş, eşinin 1965 yılında vefatından sonra Konya’nın ünlü yün tüccarlarından Süleyman Erşan’ın kızı ve aynı zamanda teyzesinin çocuğu olan Elmas Erşan ile evlenir, bu evliliğinden 1968 yılında Müjgan adında bir kızı olan Erol Taş 8 Kasım 1998 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etti.


Etiketler: acı günler, alın yazısı, ana, aslanların dönüşü, boksör, çayda çıra, cevriyem, dikenli yollar, dişi kurt, dokuz dağın efsanesi, duvarların ötesi, elmas erşan, erol taş, figüran, gecelerin ötesi, hafize taş, ince cumali, karakter uyuncusu, konya, kötü adam, köyde bir kız sevdim, lütfi akad, maskeli beşler, mümtaz alpaslan, öksüzler, peçeli efe, sinema, şöför nebahat, son darbe, süleyman erşan, susuz yaz, tatlı nigar, toprağın teri, türkan şoray, tutku, yedi dağın aslanı, Yeşilçam
Yeşilçam | Yorum Yaz »
18.11.2010

1919 yılında İstanbul’da doğdu. Sinema oyunculuğuna 1955’te “Sihirli Boru” filminde rol alarak başladı. Çok sayıda filmde karakter oyuncusu oldu. Fotoromanlarda oynadı. Yaşamının bir bölümünde yakalandığı akciğer rahatsızlığı ile mücadele ederken, geçimini sağlamak için Yeşilçam’da çalışmalarını sürdürdü. Hiç bir sosyal güvencesi olmadan meslekdaşları gibi sinema aşkıyla çalışan Hakkı Haktan’a, sinema sanatçılarını sosyal güvenceye kavuşturmak için kurulan Film-San Vakfı kurucularından Ümit Utku sahip çıktı. 1981 yılında vefat etti.
Filmlerinden bazıları, Yalnızlar Rıhtımı, Kırık Plak, Otobüs Yolcuları, Yılanların Öcü, Üç Tekerlekli Bisikler, Susuz Yaz, Suçlular Aramızda, Ah Güzel İstanbul, Yaprak Dökümü, Vesikalı Yarim
Etiketler: hakkı haktan, kırık plak, otobüs yolcuları, oyuncu, sinema, suçlular aramızda, susuz yaz, tiyatro, vasikalı yarim, yalnızlar rıhtımı, yaprak dökümü, Yeşilçam, yılanların öcü
Yeşilçam | Yorum Yaz »
18.11.2010

12 Aralık 1947 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlkokul eğitimini İstanbul ve daha sonra taşındıkları Ankara’da tamamlayan Koçyiğit, Atatürk Kız Lisesi’ne devam etti. Ayrıca Ankara Devlet Konservatuarı Bale Bölümü’nde de eğitim gördü. Hepimizin öğretmeni dediği, Muhsin Ertuğrul’un tavsiyesi üzerine Ankara Devlet Konservatuarı’nda tiyatro eğitimi almaya başladı. İki kızkardeşi de İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oyuncu olan Koçyiğit, ablası Nilüfer’in rol aldığı Bir Yetim’in Hasreti filminin setinde Muhterem Nur’un da aralarında olduğu dönemin ünlü oyuncularıyla tanışma fırsatı buldu. Daha sonra Metin Erksan’ın Çocuk Hırsızları filminde oynaması için ablasını seçmesi sayesinde ünlü yönetmenle tanışma fırsatı bulan Koçyiğit için bu tanışıklık hayatının dönüm noktası olacaktı. Koçyiğit, Metin Erksan ve David E. Durston’ın yönetmenliğini yaptığı 1963 tarihli Susuz Yaz filmiyle ilk kez izleyici karşısına çıkmasına rağmen başarılı olmuştu. Erksan’a Berlin Altın Ayı ödülünü kazandıran film, başarısıyla uzun süre konuşuldu. Çünkü bu ödül Türk sinemasına o güne kadar verilen ilk büyük ödüldü.
Henüz öğrenciyken bu denli başarılı bir filmde oynama fırsatı bulan Koçyiğit, eğitim hayatı ve oyunculuk arasında kalmıştı. Bir setten diğerine koşturan Koçyiğit, Yeşilçam’ı seçmeye karar verdi. Çünkü okulla yoğun set trafiğini bir arada yürütememişti.
Susuz Yaz’ın ardından basının yoğun ilgisiyle karşılaşan Koçyiğit için “Yeni bir yıldız doğuyor” ifadesi kullanılıyordu. Ayhan Işık, o dönemin Yeşilçam’ında çalışma standartlarının oluşmasını sağlamak için “Ayhan Işık Kuralları” olarak anılan bir takım kurallar koymuştu. Koçyiğit de Işık’ın ardından gidiyor ve işini saygın biçimde yapmak için bu kurallar doğrultusunda hareket ediyordu.
Vurun Kahpeye, Yıldızların Altında, Yalancı, Hıçkırık ve Dudaktan Kalbe gibi filmlerle sinema izleyicisinin gönlüne taht kurdu. Filmlerinde kendi sesinin kullanılmasını isteyen Koçyiğit, o dönemde bunu uygulayan Sadri Alışık ve Çolpan İlhan’dan etkileniyordu.
1968 yılında Selim Soydan’la dünya evine giren Koçyiğit’in Gülşah adında bir kız çocuğu dünyaya geldi.
Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkant, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edip Adıvar, Peride Celal’in eserlerinin sinemaya aktarılmasında büyük katkısı olan oyuncu, uzun süre roman kahramanlarını canlandırdı. Bunlardan Orhan Aksoy’un romanından beyaz perdeye aktarılan Kezban karakteri, Koçyiğit’e çok yakıştırılmıştı. Zira, Anadolu’dan gelen, taşralı olduğu için horlanan, ancak kendi kendini eğitip zengin olan, o gücü elde ettikten sonra da değişmeyen ve insani değerlerini koruyan bir karakter olan Kezban rolünün kendisine yapıştırıldığını düşünen oyuncu, bundan sıyrılmak için farklı karakterler canlandırmak istiyordu. Kırmızı Fener Sokağı isimli filmde sokak kızı İrma’yı canlandıran Koçyiğit, seyirciden büyük tepki almıştı. Ediz Hun’un annesi ve Cüneyt Arkın’ın metresi rollerinde izleyici karşısına çıkan Koçyiğit, farklı türdeki filmlerde, farklı rollerle oyunculuğunu geliştirme fırsatı bulmuştu.
Hep iyi rollere yakıştırılan ve izleyiciyle kurduğu samimi ilişkiyle adından bahsettiren oyuncu, sinema kariyerinde daha üstün, daha sofistike ve zorlu bir noktada olmak istiyordu. Genellikle Orhan Aksoy’la çalışan oyuncu, Ömer Lütfü Akad’ı da yönetmen olarak çok beğeniyordu.Ünlü rejisörün Gelin, Düğün, Diyet üçlemesinde ve Gökçe Çiçek filmlerinde oynayan Koçyiğit, Akad’dan sinema arayışları konusunda büyük destek aldı. Daha sonra ağırlıklı olarak Şerif Gören’in yönetimindeki filmlerde oynayan Koçyiğit, Almanya Acı Vatan, Firar, Derman, Kurbağalar, Evlidir Ne Yapsa Yeridir gibi önemli filmlerde başrolü üstlendi.
1991’de devlet sanatçısı seçilen Koçyiğit, 1991-1992’de kurucusu olduğu SO-DER’in başkanı oldu. Dört yıl boyunca sürdürdüğü başkanlık görevinden sonra yönetim kurulunda çalışmaya başlayan Koçyiğit, bir dönem siyasi çalışmalar içinde de bulundu.
kaynak : biyografi.info


Etiketler: almanya acı vatan, altın ayı, derman, diyet, dudaktan kalbe, düğün, gelin, gökçe çiçek, gülşah koçyiğit, hıçkırık, hülya koçyiğit, kırmızı fener sokağı, kurbağalar, metin erksan, sinema, susuz yaz, tiyatro, vurun kahpeye, yalancı, Yeşilçam, yıldızların altında
Yeşilçam | Yorum Yaz »
17.11.2010

1930 yılında Elazığ’da doğan oyuncunun geçek adı Nur Gençsüer’dir.
Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden mezun olan Nurhan Nur, 1950 ‘de
bir kumarbazın hayatını anlatan Nam-ı Diğer Parmaksız Salih filmiyle sinemaya geçti. Sinema oyunculuğunun yanı sıra bazı filmlerin kostümlerini çizdi.
1961’de “Dolandırıcılar Şahı” filmindeki rolüyle İzmir Fuar Festivali’nde ödül kazandı.
1964-69 yıllarında Salih Güney, Tuncel Kurtiz, Muzaffer Tema, Gülbin Eray gibi oyuncularla Gen-Ar Tiyatrosu’nda “Kaplan”, “Aşk Zinciri” gibi oyunlarda oynadı.
Bir dönem, yönetmen Atıf Yılmaz ile evlenip ayrıldı. Oyunculuk gücü yüksek ve soylu bir güzelliğe sahip olan Nurhan Nur, Türk sinemasında ses getiren Yılanların Öcü, Selvi Boylum Al Yazmalım, Susuz Yaz, Yaprak Dökümü, Maden gibi çok önemli filmlerde oynadı.
Oyuncu, 26 Mart 2017 ‘de aramızdan ayrılmıştır.



Etiketler: aşk zinciri, atıf yılmaz, dolandırıcılar şahı, elazığ, gen-ar tiyatrosu, kaplan, maden, nam-ı diğer parmaksız salih, nurhan nur, selvi boylum al yazmalım, sinema, susuz yaz, tiyatro, yaprak dökümü, Yeşilçam, yılanların öcü
Yeşilçam | Yorum Yaz »